Magazin

Demet’in Yalanı Ortaya Çıktı

Sansasyonlar kraliçesi Demet Akalın, yine şaşırttı. Ünlü popçu adının önüne ‘Pinokyo’ lakabını ekletmeyi başardı.

Akalın, geçtiğimiz gece ‘dargın’ olduğunu söylediği yakın arkadaşı Alişan ile birlikte Kuruçeşme Balıkçısı’ndaydı.

İkilinin yanında Önder Bekensir ve Hakan Altun da vardı. Mekan çıkışı gazetecilerin sorularına yanıt veren Akalın, sıra dışı bir açıklama yaptı

Akalın ‘Alişan ile dargın olduğunuzu söylemiştiniz’ sözlerine “Siz benim her dediğime inanmayın! Dargın olsam burada ne işim var?” diye yanıt verdi.

Akalın’ın bu itirafını duyanlar ünlü popçunun sözlerine inanmakta güçlük çekti.

Magazin

İbo’ya 20 Yıl Sonra Yeniden Aşık Oldum

Almanya’da tedavi gören İbrahim Tatlıses’i geçen hafta ziyaret eden Derya Tuna “O kadar yakışıklı ve karizmatik görünüyorduki itiraf ediyorum yeniden aşık oldum” dedi.

Uğradığı silahlı saldırı sonucu vücudunun sol tarafında kısmi felç olan İbrahim Tatlıses’in Almanya’daki tedavisi sürüyor. Büyük oğlu Ahmet’in bir an olsun yalnız bırakmadığı Tatlıses’i geçen hafta ziyaret edenler arasında hayat arkadaşı Derya Tuna ile oğlu İdo da vardı. 1 hafta burada kalan ve Tatlıses’e moral veren İdo ve Tuna önceki gün İstanbul’a döndü.

Vatan Gazetesi’ne konuşan Derya Tuna, ünlü türkücünün sağlık durumunun her geçen gün daha da iyiye gittiğini söyledi. Derya Tuna şunları anlattı: “İbrahim Bey’in Almanya’daki hastane odasına girerken sanki ilk kez tanışıyor gibi heyecanlıydım. Görünce de inanamadım. Çok yakışıklı ve karizmatik görünüyordu. Yüzü inanılmaz dinlenmiş.. Onu hiç bu kadar yakışıklı görmemiştim. İtiraf ediyorum; 20 yıl sonra İbrahim Bey’e yeniden aşık oldum. Aynı şekilde o da beni görünce heyecanlandı, duygulandı. Eminim ki sizler de görünce inanamayacaksınız. Bu arada sağlığıyla ilgili olumlu gelişmeler var. Sol elini ve parmaklarını oynatmaya başladı. En kısa zamanda yürüyeceğine de inanıyorum. Sadece zamana ihtiyacımız var, bir de sevenlerinin dualarına. Herkes İbrahim Bey için dua etmeye devam etsin. Almanya’dan çok mutlu döndüm. Her şey güzel gidiyor. Huzurlu ve mutluyuz. O da inşallah çok kısa bir süre sonra da Türkiye’ye dönecek

Magazin

Seray Sever & Aysun Kayacı Çapkınlık Turunda

Seray Sever-Aysun Kayacı ikilisi; Borsa Restaurant’ın VIP bölümünde yemek yedikleri iki erkekle çıkışta görüntülenince büyük panik yaşayıp içeriye kaçtı!

TEK MASALIK BÖLÜM
İstinye’ de heyecanlı gece! Seray Sever, yakın arkadaşı Aysun Kayacı ile, önceki akşam saat 20.30’da İstinyePark’taki Borsa Restaurant’a gitti. İkili, mekanda bir kadın, üç erkekle buluştu… Toplam altı kişilik ekip, restoranın arka bölümündeki tek masalık VIP bölümde yemek yedi. İlerleyen saatlerde Kayacı-Sever ikilisi, iki erkekle dışarı çıktı.

“AYSUN’UN KEYFİ YOK!”
Kapıda gazetecileri gören ikili, panik halde yemek yedikleri erkekleri bırakıp mekana geri döndü. Bir süre sonra yalnız başına dışarı çıkan Sever, erkeklerden birinin ortağı olduğunu söyledi. “Aysun Hanım nerede?” sorusuna ise, “Keyfi olmadığı için sizden kaçtı!” yanıtını verdi.

Magazin

‘Kurtlar Vadisi’nden ‘Mehmetçik’e Jest

‘Kurtlar Vadisi’ dizisi ve filminde kullanılan eşyalar gerçekleştirilecek müzayede ile satışa çıkacak.

Türkiye’de ve Ortadoğu’da izlenme rekorları kıran ‘Kurtlar Vadisi’ dizisi ve filminde kullanılan çalışma masasından kostümlere, aksesuarlardan, oturma gruplarına kadar yüzlerce eşya yapılacak müzayedeyle Mehmetçik Vakfı’na destek için satışa sunulacak.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, dizi ve filmde kullanılan eşyaların 21 Mayıs’ta gerçekleştirecekleri müzayedeyle satılacağını bildirdi.

Eşyaların satışından elde edilen gelirin Mehmetçik Vakfı’na bağışlanacağı , müzayedede satışa sunulacak kostümler arasında ‘Kurtlar Vadisi Filistin’ filminde rol alan Nur Aysan’ın giydiği kırmızı elbise, dizide ‘Polat Alemdar’ı canlandıran Necati Şaşmaz’ın giydiği takım elbise ve gömlek ile ‘Memati’ karakterini canlandıran Gürkan Uygun’un ve ‘Abdülhey’i canlandıran Kenan Çoban’ın giydiği takım elbiselerin de yer alacağını kaydetti.

Müzayede yetkilileri bu tür müzayedelerinin 21 Mayıs’ın ardından da devam edeceğini belirterek, şunları kaydetti:

‘İlerleyen günlerde dizi ve filmlerde kullanılan yüzlerce eşyanın satışıyla, Kurtlar Vadisi müzayedeleri devam edecek. Bunun yanında ilerleyen günlerde yapılacak müzayedeler için Kurtlar Vadisi dizi ve filmlerine ait çalışma masasından kostümlere, aksesuarlardan oturma grubuna yüzlerce emtia, müzayede merkezinde teşhire açıldı. Ayrıca, Kurtlar Vadisi hayranları internetten katılım hizmetiyle istedikleri ürünü müzayede salonuna gitmeden internetten inceleyip satın alabilecek.’

Magazin

Taner’in Babası: Oğlum Normal Değil!

Survivor adasının en çılgınlarından birisi o… Yaptıkları, yapacaklarının garantisi gibi duruyor. Televizyon dünyasında neredeyse bir fenomen olmak üzere

Adanın çılgını Taner, peki gerçek hayatta nasıl? Yengeçlere kendini ısırtan, ateşlere atlayan, ağaçlara tırmanan çılgın Taner’i bir de Mersin’de yaşayan anne Hatice Kübra Tarlacı ve baba Ahmet Tarlacı’dan dinlemek gerek.

İlk önce Taner’in çocukluğundan başlayalım… Nasıl bir çocuktu?
– Hatice Kübra Tarlacı: Taner hiperaktif bir çocuk, okulda da evde de aynı şekilde. Eğer okulda arkadaşları ona bir şey yaptılarsa, o da onlara aynısını yapar, karşılığını verirdi; daha 3,5 yaşında falandı.

Küçükken de böyleydi yani…
– Hatice Kübra Tarlacı: Aynen… Çok zor şartlar altında büyüttük biz onu. Problemli, gazlı bir çocuktu. İki sene uyku uyumadan büyüttük. Çocukluğunda da böyle hiperaktifti. Bir olayını anlatayım… Bizim telefon fişliydi ve ben fişini çekip kaldırıyordum telefonu, sırf oynamasın, bir şey yapmasın diye. Ama o gün unutmuşum. Telefonu arıyorum, telefon yok. Taner’e diyorum ki “Oğlum telefonu gördün mü sen?”, “Hı hı” diyor. “Nerede diyorum?” Gitmiş tuvalete atmış, sifonu da çekmiş. Ondan sonra tamirci geldi, diyor ki “Senin şeytan nerede”…

Taner’in annesi Hatice Kübra Tarlacı ve babası Ahmet Tarlacı

Şeytan mı diyorlardı Taner’e?
– Hatice Kübra Tarlacı: Evet.

Taner’in kardeşi var mı?
– Hatice Kübra Tarlacı: Ablası var, iki kardeşler.

Kaç yaş var aralarında?
– Hatice Kübra Tarlacı: 10 yaş.

KENDİSİNE TOKAT ATAN ÖĞRETMENİNİ TEKMELEDİ

Siz Almanya’daydınız, sonra Mersin’e geldiniz. Sonra da Taner okumak için Kıbrıs’a gitti. O yüzden mi aksanı var?
– Ahmet Tarlacı: Türkçe bilmiyordu, bu birinci neden. İkincisi, Almanca biliyor, geldi burada ortaokul ve liseyi okudu, ondan sonra Kıbrıs’a gitti, Kıbrıs’ta İngilizce’ye başladı. Orada bir de Kıbrıs aksanı edindi. Şimdi Taner Almanca, Türkçe, Kıbrıs aksanı, İngilizce arasında bocalıyor. Karma bir lisanı oldu. Bütün sorun bundan kaynaklanıyor.
– Hatice Kübra Tarlacı: Bir de çocuğun buraya adapte olması çok zor oldu. Biz burada okula verdik onu, okulda bir merasim yapılacakmış, demişler ki sıraya gir. Anlamamış çocuk, ne bilsin, öğretmen de buna tokat atmış.

Bu Mersin’deyken mi oluyor?
– Hatice Kübra Tarlacı: Burada… Çocuk tokat yiyince arkasına dönüvermiş, arkadan da tekmeyi atmış öğretmene…

Nasıl yani?
– Hatice Kübra Tarlacı: Avrupa’da öğretmenin bilhassa çocuklara tokat vurması falan çok abes. Öğretmen ona tokat vurunca, o da öğretmenine tekme atmış.

HAYVANLARLA ARKADAŞ OLUR HEP KENDİNİ ISIRTIRDI

Herkes Taner’i çok seviyor. Her zaman böyle mi?
– Hatice Kübra Tarlacı: Aynen. Hayvan sevgisi de çoktur…

Evet, ben size onu da soracaktım. Taner hayvanlarla çok içli dışlı…
– Hatice Kübra Tarlacı: Evet, onu da açıklayayım. Sincapları vardı iki tane, buradaydı yuvaları. Taner de onların yanında oturur, kedi gibi onlarla oynardı. İsimleri Finduk ve Finduks’tu. Biri erkek, biri dişi…

Yani, hayvan sevgisi böyle başladı.
– Hatice Kübra Tarlacı: Evet çok hayvan seviyor, kıyamıyor.
– Ahmet Tarlacı: “Bana hayvandan değil insandan bana zarar gelir” diyor.
– Hatice Kübra Tarlacı: Zaten hayvanlara ısırtıyor kendini.
– Ahmet Tarlacı: Ama ne var tıp ilerledi, teknoloji ilerledi, gider aşısını yaptırır; onun yorumu böyle.

Yengece dilini ısırttı… Siz burada izlerken kötü oldunuz mu?
– Hatice Kübra Tarlacı: Üzüldüm, herhangi bir kanama olur diye ama orada doktorlar var, o kadar da önemli değil. Alışığım bu tip görüntülere, benim oğlum normal hayatta da böyle ısırtır kendini küçük hayvanlara.

BİR BABA OLARAK ONU NORMAL GÖRMÜYORUM

Taner ateşe atıyor kendini, uzun uzun sopalarla ağaçların üzerinden atlıyor. Korkmuyor musunuz?
– Ahmet Tarlacı: Normal görmüyorum. Bir baba olarak, bir aile olarak biz onu normal görmüyoruz.

Adada mı normal görmüyorsunuz?
– Hatice Kübra Tarlacı: Ben görüyorum, normal görüyorum. Orası bir ada, orası çılgınlık yapmak için bir yer. Ben zaten oğlumu kendime benzetiyorum.

Taner annesine benziyor yani?
– Hatice Kübra Tarlacı: Ben de öyleyim, hiçbir şeyden korkmam. İki kilometre yüzerim, her gün 10 kilometre yürürüm.

Çok sağlıklı ve dinç duruyorsunuz ikiniz de.
– Ahmet Tarlacı: Ben aslında şunun için Taner’i tasvip etmediğimi söyledim; hiç kimse bile bile kendisini ateşe atmaz.
– Hatice Kübra Tarlacı: Çocuk öyle, çılgınlık yapmasa adada nasıl vakit geçirecek? Vallahi ben de yaparım. Temkinli olmasa zaten yapmaz.

Yani Taner yaş tahtaya basmaz diyorsunuz. Öyle mi anladım?
– Hatice Kübra Tarlacı: Yok, ben onu bir anne olarak anlıyorum… Küçükken bir arkadaşı bisikletle ayağının üstünden geçmiş. “Bu böyle kalmaz, ben bunu devam ettiririm” dedi bana. Daha 3 yaşında… 3 gün sonra, ben işteyken ayağını yaralayan çocuğu bindir bisikletin arkasına. Bisikletin arkası da bozuk, bunu biliyor. Çocuğu düşürüyor kafa üstü. “Ben intikam aldım” dedi. Çok zeki…

Peki biz Taner’i izlerken onu biraz umursamaz, biraz böyle dünya yansa umrunda olmaz gibi görüyoruz. İçine mi atıyor?
– Hatice Kübra Tarlacı: Hayır, içine atmıyor.

Yani Taner hep böyle neşeli mi?
– Hatice Kübra Tarlacı: Evet, hep böyle neşeli.

TANER BUGÜNE KADAR HİÇ AŞIK OLMADI

Taner en son ne zaman aşık oldu? Ya da siz bunu biliyor musunuz?
– Ahmet Tarlacı: Taner hiç aşık olmadı.

Hiç kız arkadaşı da mı olmadı?
– Ahmet Tarlacı: Oldu, çok oldu.
– Hatice Kübra Tarlacı: Bir tanesine aşık oldu. Kıbrıs’ta bir kıza.

Yani bir tanesini çok sevdi?
– Hatice Kübra Tarlacı: Yani sevgi değil de alışkanlık. Ondan başka onun yanına gidip onunla diyalog kuran yoktu. O alışkanlıktı aslında. Onunla uzun süre arkadaşlık etti, 6-7 sene.

Peki Taner ne tip kadınlardan hoşlanır? Şarışın mı, esmer mi?
– Hatice Kübra Tarlacı: Sarışınlardan hoşlanır, Avrupai kızlardan. Neden, çünkü çocuğun hep Avrupa’ya karşı bir özlemi var. Orada yetişti. Buraya alışamadı.

Taner yarışmadan sonra evlilik kararı verse tepkiniz ne olur?
– Hatice Kübra Tarlacı: Vermez. Ama verirse versin, hiç önemli değil.

kelebek

Magazin

Cem Yılmaz Facebook’u Ağlattı!

Cem Yılmaz’ın Sosyal paylaşım ağı Facebook’da bulunan sayfasının üye sayısı 2 milyonu geçti.

Sosyal Paylaşım ağlarını etkin olarak kullandığı bilinen sanatçı, Türkiye’deki sanatçılar arasında eşine az rastlanır bir rekora daha imza attı.

Yılmaz bu durumu Twitter’dan, “Facebook ağladı, Cem Yılmaz sayfası 2 milyona ulaştı” mesajıyla duyurdu.

Magazin

Almanya’dan Son Transfer

‘Muhteşem Yüzyıl’da Meryem Uzerli, ‘Küçük Hanımefendi’de Cansu Tosun ve ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de Wilma Elles’in ardından Almanya’dan bir başrol oyuncusu transferi daha yapıldı

Dondurmam Gaymak” filmiyle Oscar Aday Adaylığı’na kadar uzanan yönetmen Yüksel Aksu, yeni filmi “Entel Köy Tepeköy”de Almanya asıllı Ayşe Bosse’ye başrol verdi.

Aydın’da çekimleri başlayacak filmde Bosse’ye Şahin Irmak, Emin Gürsoy, Recep Yener ve “Bulutsuzluk Özlemi”nin solisti Nejat Yavaşoğulları da eşlik edecek. Film, nükleer santrale karşı mücadele eden bir grup köylünün mücadelesini beyazpardeye aktaracak.

Magazin

Kadir İnanır Silivri’ye Selam Çaktı

“Sanki memlekette Silivri’ye selam gönderme eksikliği var. Bırak o işi Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu, Süheyl Batum yapıyor, yapsın; sana ne oluyor!”

Kadir İnanır’ın Ergenekon selamı

Orhan Gencebay’a atfedilen “Herkes bana hayran ben Müslüm’e” sözü bir darbımesel gibi dilden dile dolaşırdı.

Müslüm Gürses gerçekten de bir efsaneydi.

Damar parçalar okurdu. Şöyle bir “asıldı” mı hayran kitlesi kendinden geçer, tıraş bıçağı satışlarında hatırı sayılır bir patlama yaşanırdı.

Bakmayın siz Yavuz Seçkin’le komiklikte yarıştığı o reklam filmine, bir zamanlar “Müslüm Baba” namıyla maruf bir “ağır adam”dı.

Yazık ki yazık, Orhan Gencebay “Orhan abi” payesini aslanlar gibi taşıdığı halde, Müslüm Gürses “Baba” payesini taşıyamadı.

İlkin zıpırların parçalarına öykünmeye başladı: “Bugün benim doğum günüm / Kelimeler büyüyor ağzımda / Bildiğim tüm hayatlar / Paramparça paramparça…”

Muhterem Nur dahil kimsecikler de ona, “Yahu bırak Teoman paramparça olsun, sen yekpare kal” demedi.

Velhasıl, paramparça olmuştu.

Vara yoğa gülmeyen o “dertli” adam bir defasında Beyaz’ın programında gülme krizine tutulmuş, hepten dağıtmıştı.

Bazen de kendisini taklit eden şovmenlere eşlik edecek kadar imajına ihanet ediyordu.

Uzun lafın kısası, kendi etmiş kendi bulmuş; “Baba” payesini taşıyamamıştı.

Türk Sinemasının efsane jönlerinden Kadir İnanır böyle değildi.

Yolda izde, hatta genç bir kadın oyuncuyu rolüne motive ederken bile o hep “Deli Kadir”di.

Bir filminde “Ben Kadir… Deli Kadir üleen!..” demişti ya, aynen öyle.

Buydu.

Biraz “Kırık Bir Aşk Hikayesi”nin Fuat’ı, biraz “Aşkların En Güzeli”nin Kadir’i, biraz “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın İlyas’ı, biraz da o güzelim “Köprü”nün Ahmet’iydi.

En çok da “Tatar Ramazan”dı.

İmajına ihanet etmemeye çalışıyordu.

Beyaz perdede delikanlılığın kitabını yazıyor, raconun kralını kesiyor, maçoluğa zirve yaptırıyor, kadınların en güzelini götürüyordu.

Yıllar yılı onu izleyerek büyüyen zıpırlar, zıpçıktılar haliyle onunla ödeşmeye çalıştılar.

Cem Uzan’ın Star’ında “Kadirizm” şeklinde reklam edilmesine ses çıkarmamakla o da bu “ödeşmeye” çanak tutmuştu. (Neylersin ki, nehirde suretine aşık olanların hali budur Şinasi.)

Gelgelelim hiç kimse Kadir İnanır’ı dünkü Aydınlık gazetesindeki Tuncer Cücenoğlu söyleşisi kadar (istemeden de olsa) madara etmedi.

“Türkiye’de artık bir trajediye dönüşen ‘Ergenekon’ tutuklamaları ve yargılamaları konusunda ne düşünüyorsun?” sorusuna Kadir İnanır ne cevap verdi biliyor musunuz?

Buyurun birlikte okuyalım: “Bu dava kesinlikle bitecektir. Çekilen acılar toplumumuzun gelişmesinin ışığı olacaktır. Uyduruk bir senaryo olduğuna inanıyorum. Toplumumuzun gelişmesini istemeyen emperyalist güçlerin bir oyunu olduğuna inanıyorum. Silivri’deki yurtseverlere selam olsun…”

Sanki memlekette Silivri’ye selam gönderme eksikliği var. Bırak o işi Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu, Süheyl Batum yapıyor, yapsın; sana ne oluyor!

Selamda kalsa yine iyi!

“Biliyorsun ülkemiz 12 Haziran’da yapılacak bir genel seçime hazırlanıyor. Muhaliflerin gerçekleştirmeye çalıştığı ‘güçbirliği’ konusunda neler düşünüyorsun?” sorusuna da, “Beynimle ve yüreğimle destekliyorum…” cevabını veriyor.

Tatar Ramazan hepten Abdurrahman Çavuş olmuş da haberimiz yok.

Yoksa insan Çetin Doğanların milletvekili adaylıklarını beyniyle ve yüreğiyle nasıl destekler?

DERKENAR: Bağlamını göz önüne alınca, şu “eşrefi mahlukat” tartışması keşke hiç olmasaydı diyorum.

Ama oldu.

Emin Çölaşan ve Doğru Necati’nin gazetesinde iğrenç bir karikatür yayımlandı.

Bahçeli’nin elinde tasmasını tuttuğu bir kurt ile Erdoğan’ın elinde tasmasını tuttuğu bir insan karşı karşıya çizilmiş.

Erdoğan’ın konuşma balonundaki “Ben eşrefi mahlukla dolaşıyorum” ifadesinin karşılığında Bahçeli’nin konuşma balonunda “Ben de bozkurtla dolaşıyorum” var.

“Eşrefi mahluk” yaratılmışların en şereflisi demek.

Yaratılmışların en şereflisini tasmayla çizmek kimse kusura bakmasın ama mizah değil edepsizliktir.

Magazin

Ece Erken Canlı Yayında Yere Kapaklandı

Ünlü sunucu Ece Erken, sunuculuğunu yaptığı “Hayata Gülerken” programında bakın yere nasıl kapaklandı? İşte Ece Erken’in ölümden döndüğü anlar…
Ankara Çocuk Olimpiyatlarının maskotu olan ‘Misket’in kostümünü giyerek oynamaya çalışan Ece Erken’e kostümün başlığı ağır gelince, bir anda kendini yerde buldu. Programa telefonla bağlanan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de tüm bu yaşananlara şahit oldu..

Magazin

Açayım mı, onu mu istiyorsunuz!

Twist markası için hazırladığı özel koleksiyonun tanıtımına katılan Ajda Pekkan, ‘Yeni kreasyon için çekilen fotoğraflarda bacaklarınız çok güzel. Photoshop kullanılmalı mı?’ sorusuna ‘Açayım mı? Onu mu istiyosunuz?’ diye esprili bir yanıt verdi

Her dönem takip edilen bir stil ikonu olmayı başaran süperstar Ajda Pekkan, Yalçın Ayaydın’ın sahibi olduğu Twist markası için özel bir koleksiyon hazırladı. Ajda Pekkan For Twist adı taşıyan ve Süperstar’ın gardırobundan, albümlerinden, fotoğraflarından, filmlerinden ilham alınarak tasarlanan koleksiyon IKSV X Restaurant’ta düzenlenen bir basın toplantısı ile tanıtıldı. Pekkan tanıtımda kendi tasarladığı leoparlı tulumu ve kollarındaki deri takılarla göz kamaştırdı.
Koleksiyonunda 0’dan 42 bedene kadar kıyafet bulunduğunu belirten Pekkan, gazetecilerin “Yeni kreasyon için çekilen fotoğraflarda bacaklarınız çok güzel.
Photoshop kullanılmalı mı?” sorusuna “Açayım mı? Onu mu istiyorsunuz?” cevabını verdi. Bacaklarının fotoğraflardaki inceliğinin gerçek olduğunu söyleyen Pekkan, “Photoshop her zaman olmalı. Bunun karşısında değilim. En ufak bir detayda lazım oluyor. En çok kilo problemlerinde kullanılması, genişliği daraltmaları çok güzel bir şey. Dünyadaki mankenlerin çekimi de bir illüzyona bağlı olarak yapılıyor ki, insanları cezbetsin” diye konuştu.

1 mİlyon lira alacak
Ayaydın & Miroglio Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın, ürünlerin tüm gelir gruplarına hitap ettiğini söyledi. Ayaydın, “Ajda Pekkan For Twist, tüm Twist mağazalarında bulunabilir. Ama fazla sayıda üretilemedi. Fiyat aralığı da çok yukarıda değil. Bu yıl 25 modelde 50 bin parça ürün üretiliyor. Yaklaşık 5 milyon TL’lik gelir edilecek ve yüzde 20’si, 1 milyon gibi bir rakam da Ajda hanıma gidecek. Moskova’daki Twist’te de Pekkan tasarımları bulunacak” diye konuştu.